MÜKEMMEL Mİ HAYAT?

  Mükemmel hayatın tanımı insandan insana değişir. Kimine göre iyi bir iş, eş, iki de çocuk. Kimine göre yalnızlık diye uzar gider bu liste. Bana göre ise mükemmel hayat aslında kumara benzer.

  Yani diyorum ki bir batacaksın bir çıkacaksın. Hiç batmazsan hayatta, hep dört ayak üstüne düşer, hiçbir zorlukla karşılaşmaz, hiç hata yapmazsan (ki bence bunun mümkünatı yok) bence yaşamış sayılmazsın. Hatalar yapacaksın, dibe de batacaksın ama işte böyle böyle yaşadığını hissedeceksin.

  Tabi hep de batmazsınız (yani umudum o yönde). Bazen de kazanırsınız. Ama benim fikrimce kazanmak, kaybetmek kadar heyecan katmaz hayata.

 Kaybedeceksiniz korkacak, üzülecek, endişeleneceksiniz. Kaybedilecek ki insan yaşadığını iliklerine kadar hissetsin ve kaybettiğinizde hayatta olmanın getirdiği o tatlı acıyla ürpereceksiniz.

  Unutulmaması gerek ki vazgeçmediğiniz sürece hâlâ kazanma ihtimaliniz var. 

  Ama öyle ya kumarın da mutlaka bir sonu vardır. Batıyoruz ve çıkıyoruz sürekli, ta ki her şeyimizi kaybedeceğimiz güne kadar.

  Hayat bizi bir oraya bir buraya sürükleyedursun. Hayatın akışından haz almak da bize kalıyor. Kaybedişimizde de kazanışımızda da büyük bir tutkuyla hayata sarılıyoruz ya da en azından deniyoruz.

  Nitekim bu da benim mükemmel hayat tanımım ya da yaşamak istediğim hatalar silsilesi. Ne denmek isteniyorsa artık.