YOLUM YOL DEĞİL!
Bazen, uğruna zaman harcadığım her şeyden vazgeçesim geliyor. "Artık katlanamıyorum!" diyerek, bütün çabalarımı bir kenara atmak ve zorluklarla yürüdüğüm bu yoldan çıkasım geliyor.
Bunları istemek kolay tabii. Ama işte insan, uğruna çaba harcadığı her şeyi aniden bir kenara atıp yola devam edemiyor. Yoruluyor, bıkıyor ama bir türlü vazgeçemiyor. Bir yanda hayaller, diğer yanda karanlık...
Yürüdüğüm yolun nereye gittiğini hiç bilmiyorum. Yol karanlık değil aslında ama benim gözlerim bağlı. İyiye mi gidiyorum, kötüye mi gidiyorum, hiç bilmiyorum. Hangi yöne gidiyorum, bilmiyorum. Keşke yol kenarına banklar konsaydı. Dinlenmek, düşünmek için...
"Anne, kendimle ne yapacağımı hiç bilmiyorum." demiş Ali Lidar. Bu sözü içimde o kadar çok hissediyorum ki. Kafamın içinde sürekli yankı yapıyor. Uzay boşluğunda süzülüyor olsaydım, muhtemelen ne yapacağımı daha iyi biliyor olurdum. Bir muallaktır hayatım, tutturmuş gidiyor.
Yapamıyorum, dedikçe ben, yine benim içimde bir başkası; zorundasın, diyor. Neden, neden zorundayım? Yapamıyorum, belki de yapmak istemiyorum... Niçin yapmak zorundayım? Neden hayatımı bu şekilde harcamak zorundayım, neden kendimi insanlardan soyutlayamıyorum, neden topluma ayak uydurmak zorunda kalıyorum? İnsanların nasıl yaşayacağında kim karar kılıyor? Hiçbir sorumun cevabı yok. Sadece bunları yapmak zorundayım, tek bildiğim bu.
Kendi kendime yardım da edemiyorum artık. Kendime çok yabancılaştım. Tanıyamıyorum kendimi, toplayamıyorum kendimi...
Yorumlar
Yorum Gönder